15 Kasım 2010 Pazartesi

Herkese İyi Bayramlar !




Sevgili blogcan.Biliyorum yine boşladım seni..Kızıyorum kendime bu cümleyi yazacağım için ama hayat berbat gidiyor ! Her şeyin anormal olması normal geliyor artık..


Heyecanla beklediğim bayram günü geldi çattı blogcan =)) Ramazan bayramında ki gibi yoğun,yorucu,heyecanla beklenilen misafirler,gidilen misafirlikler,verilen ikramlar,tattığım yeni tatlar bu bayramda yaşanacak =))
İzmir'deyken bayramları bu kadar heyecanla beklemezdim..Çünkü normal bir gün gibi geçerdi..Evimize gelen giden olmazdı..(Gelen misafirler en fazla üç aileden ibaret...) 4 ay önce Antakya'ya taşındık..Annemin bütün ailesi burada olduğu için bayram heyecan verir oldu =))


Sabah erkenden önce dedemin mezarına gidilecek..Daha sonra eve gelip bayram kahvaltısı yapılacak.Sonra bayramlıklar giyinilip anneanneme gidilecek...Ve sonra koşuşturma başlasın ! Bir o eve bir bu eve =)) Ve tabi ki bize gelenlerde olacak =)) En güzeli de ne biliyor musun ? Aldığımız bayram şekerleri tükenecek .D İzmir'deyken almaya gerek bile duymazdık .)


Neyse hayırlısıyla gelsin mutlu ve huzurlu geçsin ve aynı şekilde bitsin...Küsler barışsın,çocuklar kapı kapı dolaşıp şeker ve harçlık toplasınlar,tanıdık tanımadık,konu komşu bütün aile birbirine gitsin gelsin...Ve çok şükür diyelim..Çok şükür bu bayramda birlikteyiz...Ve bayramda aramızda olmayanları yad edelim..Hayırlı bir bayram olsun..Şu yeni düzene inat eski bayramları yaşatmaya çalışalım ! Ve en önemlisi herkes bol bol et tüketsin .D Et yemeyenlere de sabırlar diliyorum :)) 


Kısacası,iyi ve hayırlı bayramlar olsun blogcan...

4 yorum:

  1. Ocakta bir tencere; et mi kaynar, dert mi kaynar bilinmez...

    YanıtlaSil
  2. Ette yense dertte yense çok şükür sağlıkla yaşıyoruz demek bile güzel ! =))

    YanıtlaSil
  3. Çok şükür nefes alabiliyoruz ki, şükür edebiliriz. Bu öyküyü de paylaşlım o zaman bu bvyram için..

    Küçük balık, yiyecek bir şey sanıp süratle atıldı çapariye. Önce müthiş bir acı duydu dudağında... Sonra hızla çekildi yukarıya. Aslında hep merak etmişti denizlerin üstünü. Neye benzerdi acaba gökyüzü. Balıkçının parmakları hoyratça kavradı onu ve küçük balık anladı yolun sonunun geldiğini. Koca denizlere sığmazdı, oysa şimdi yüzerken küçücük yeşil leğende, cansız dostlarına değiyordu ister istemez. Bir kedi yalanarak baktı gözünün içine. Yavaşça karardı dünya; başı da dönüyordu. Son kez düşündü derin maviyi, beyaz mercanı, bir de yeşil yosunu.
    İşte tam o sırada eğilip aldım onu, yürüdüm deniz kenarına. Bir öpücük kondurdum başına. Sade bir törenle saldım denizin sularına. Bir an öylece baka kaldı, sonra sevinçle dibe daldı gitti. Teşekkürü de ihmal etmemişti, birkaç değerli pulunu avuçlarımda bırakarak. Balıkçı ve kedi şaşkın baktılar yüzüme: "Neden yaptın bunu?" diye sorar gibiydiler.
    "Bir gün" dedim, "Bulursam kendimi yeşil leğendeki küçük balık kadar çaresiz, son ana kadar hep bir ümidim olsun diye."

    Ümidinizin kalmadığı anlarda, bu hikâyeyi düşünüp, teselli bulabilirsiniz.

    YanıtlaSil
  4. Allah razı olsun..Çok hoş bir hikayeydi..Yüreğinize sağlık =))

    Dua ile içime üfledikçe ümit hep var...
    Bayramınız iyi geçiyordur umarım :)

    YanıtlaSil

Şarkıma eşlik edin...

..

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...