3 Şubat 2011 Perşembe

Aynadaki Yalan - Necip Fazıl Kısakürek

Üstadın Aynadaki Yalan adlı eserinden çok sevdiğim iki bölümü paylaşmak istiyorum...

Necip Fazıl'ın roman kalıpları içinde kaleme aldığı tek eseri... Roman, üniversitede felsefe asistanı olan Naci'nin hayatı etrafında gelişir. Bu hayat, Necip Fazıl'ın kendi hayatı değildir ama onun hayat hikayesindeki bir çok unsuru içinde barındırır. Naci, çevresine karşı davranışlarıyla, kadın, cemiyet ve sanat anlayışıyla, hayata ve ölüme dair düşünceleriyle bir karakter bütünü halinde şekillendikçe hayalimizde bir Necip Fazıl portresi belirir gibi olur. 


"Üniversitede birkaç profesör arasında…
Biri:
- Duyduğumuza göre garip bir doçentlik tezi hazırlıyormuşsunuz. Şeraitle iç içe İslâm tasavvufuna ait bir tez. Ve ona büyük bir eser çapında hazırlık yapıyormuşsunuz. Ne zamandan beri şeraitçi oldunuz?
- Yunus Emre’nin “Ballar balını buldum” dediği tasavvufa el attığım günden beri…
- Şeriate mi, tasavvufa mı, hangisine tutunuyorsunuz?
- İki elimle tutunduğum dal birdir.
Öbür profesör:
- Hırsızlık edenlerin kolunu kesen şeraiti çağımıza nasıl uydurabilirsiniz?
- Hırsızlık cemiyetin kolunu kesmektir. Cemiyetin kolunu keseni kolsuz bırakmaksa toplumu kurtarmak… Şeriat, hırsızlık sürsün ve boyuna kol kesilsin diye emretmez; hırsızlık kalksın ve kol kesilmesin saadetini getirir. Yani hastalık iyi olsun… Neden vücudu kurtarmak için kol kesen cerrahı suçlamıyoruz?
- Adaletsiz bir cemiyette hırsızlık kesilemez ki, bu kadar acı bir cezaya katlanılabilsin?...
- Gerçek adaletin şartları da şeraitte… Buna rağmen suç işleyenlere verilecek ceza da bir tedavi…
Başka bir profesör:
- Siz bu fikirlerinizle çağ dışı kalmaya mahkûmsunuz. Yazık, ne kadar da istidatlı bir gençsiniz! Kıymayın kendinize!...
- Çağ dışı olmak için önce çağ nedir, onu anlamak, peşinden bütün illetleriyle çağımızı bilmek lazımdır. Çağ bir takvim işi değildir. Asıl, doğum sancısı çekenlere “ çağ dışı” mührünü basanlardır ki, çağ dışıdır. Kendi kendilerine yetemeyen, çağların gebe kaldığı yavruları göremeyenler, onların yüz çizgilerini heceleyemeyenler…İslâmiyet lâv gibi fışkırdığı devirde çağının neresindeydi, üstünde mi, altında mı, içinde mi, dışında mı?... Çağ dediğiniz, onu açanın, geçmişi kapatanın ve geleceğe hükmedenindir.
- İyi ya, kendi kendinizi ele veriyorsunuz! Asrımızda İslâmiyet kapatılmış değil midir?
- Belki onu anlayamayanların, kaba nefslerine indirenlerin ve hayata yanlış tatbik edenlerin islâmiyeti… İslâmiyet değil…
Kendi hocası, orta yerde çabalayan ve yönü belli olmayan esersiz profesör de lâfa karıştı:
- Bak, sana, yakında doçentim olacak asistanıma söyleyeyim; bugün Türkiye’de solcu sınıf dışında milliyetçi zümrenin birlik olduğu gerçek şudur: Allah’a ve Resûlüne evet, şeraite hayır!...
Naci, acı acı güldü:
- Aman hocam, böyle bir görüş, güneşi kabul edip de ışığını inkâra kalkışmak gibi bir abes olur…" 

(sy.97-98)


***
Boş konuşuyoruz boş...Bütün bir ömür içinde söylediğimiz bir milyon kere bir milyon laf,arayıpda bulamadığımız tek cümle için...Arayıp bulamadığımız,arayıpda bulur gibi olduğumuz,bulur gibi olup da yine elden kaçırdığımız, elden kaçırıp da tekrar bulur gibi olduğumuz, tekrar bulur gibi olup da artık aramaya lüzum görmediğimiz tek cümle için...O cümle nedir, o cümle?... Ben o cümleyi bilmiyorum.Fakat bütün mevcutlarla beraber,bütün cümlelerin,içinde eridiği ve yok olduğu tek bir kelime biliyorum.Her an söyleyip de hiç bir an hakikatine yaklaşamadığımız ve yaklaşamayacağımız tek kelime "Allah..." (sy.163)

9 yorum:

  1. hayırlı sabahlar ben bunu okumadım :( utanarak yazıyorum bunu ama öyle en kısa zamanda okumam lazım paylaşım için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel bir paylaşım. Ben de 1968'de üstad'la tanıştım. sonra da onun yamacında çömezi oldum. Çantasını konferanstan konferansa taşır oldum. allah rahmet eylesin..

    YanıtlaSil
  3. Allah Rahmet etsin,
    Sevgili üstadımız..
    Özgün bir bakış açısını eserleriyle anlatmaya çalıştı hep..
    Bazen ''Durun Kalabalıklar'' dedi...
    Bazen ''Sakarya türküsü'' dedi...
    Bazen de ''Zindandan Memede Mektup'' dedi
    Ve hep aynı şeyi dedi''Allah Bir''
    ''Oluklar çift,birinden nur akar birinden kir''
    Teşekkürler,saygılar..:)))

    YanıtlaSil
  4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  5. Sevgili Dürr-i Yekta,
    Utanılacak bir durum yok ortada..
    Ayrıca mutluluk bahşettiniz şahsıma okunacaklarınız arasına okunası bir kitap eklemiş olarak..

    Ben teşekkür ederim..
    Sevgimle.

    YanıtlaSil
  6. Sevgili Profösör
    büyük bir mutluluk,büyük bir şerefe nail olmuşsunuz..
    Ne mutlu size..
    Sevgimle.

    YanıtlaSil
  7. Sevgili Budeliçocuk,
    Söyledikleriyle maddeye değil manaya aşık olmayı,halka değil hakka yalnızca hakka inanmayı öğrendik..
    Ruhu şad olsun..


    Ben teşekkür ederim..
    Sevgiler..

    YanıtlaSil
  8. insan yüreğini en güzel şekilde dökenlerden
    okumasını çok seviyorum
    rafımda hep durur arada sayfa aralarına not düşmüşlüğüm çoktur
    güzeli, en güzeli ve kendimden bir kaç satır..

    sevgiler..

    YanıtlaSil
  9. Sevgili Ruhumun Cesareti,

    Aynı durum benim içinde söz konusu..
    Kendimden birşeyler yazmasam da altını çizdiklerimi,not olarak yazdıklarımı tabiri caizse aklıma her düştüğünde açar okurum..

    Sevgiler..

    YanıtlaSil

Şarkıma eşlik edin...

..

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...