Etraf beklediğimden daha kalabalıktı.Spor aletlerinde spor yapanlar,koşanlar,bankta oturup dinlenenler...En kuytu yere bir ağacın dibine oturdum...
Sonradan zihnimden geçenlere şaşıracağım düşüncelere kapıldım...
İç ses : 'Çimenlere öyle rahat oturdun da kedi köpek pisliği vardır şimdi oturduğun yerde...Ya böcekler...Bak kaşınmaya da başladın...' iç sesimi susturmak için daha hareketli bir müzik açtım...Ve insanları izlemeye koyuldum...Bir kaç metre ötedeki banka bir gencin oturduğunu farkettim.Kulağında kulaklık elinde bir kitap...Ne dinlediğini ve okuduğunu öyle merak ettim ki...Ve acaba onun yolu nasıl düşmüştü o banka...Gidip soramadım.
Tam karşımdaki denizi seyre daldım..Sonra koşan bir adamı izledim.Kulağında kulaklık koştukça koşuyor.(Çok estetik gözüktü o an gözüme... :)) Eğer düz yolda düşebilecek kadar sakar olmasaydım o an bende koşmayı isterdim)
Çok az uzağımda spor aletleriyle uğraşan bir amcaya takıldı gözüm...Spor yapmıyor savaşıyordu sanki...Kafasını neden o kadar salladığını hiç anlayamayacağım sanırım :))
Birbirine kur yapan bir kadın ve bir adama ilişti gözüm...4 köpeği gezdiren bir anne,baba ve çocuktan oluşan bir aile...5 kişilik bir kız topluluğu...Güvercinler yesin diye ekmek parçalarını çimenlerin üzerine bırakan bir teyze...Neredeyse obez bir teyze ve yanında ip gibi bir teyze daha... (O şişman teyzenin yanındaki zayıf teyzeye benzemeye çabaladığını düşündüm. :)))
Sonra o banka baktım ve boş olduğunu gördüm..O gencin ne okuyup ne dinlediğini sabahın o saatinde yolunun oraya nasıl düştüğünü hiç öğrenemeyecektim..
Çimenlere uzanmak istedim o an...Kollarımı açmak...Yüzüm gökyüzüne gömülü öylece uzanmak.İç ses girdi araya 'Etraftaki herkes sana bakıyor,çok dikkat çekersin...Hem orası kedi ve köpek bla bla bla...
O an kızdım kendime.Canım yandı.Devamlı özgür olmaktan bahseden sadece özgür kalmak isteyen Ofelya bir çimenin üzerine oturmaya,tanımadığı bir gence masum bir soru olarak 'ne okuyorsun?' diye sormaya,çimenlerin üzerine uzanmaya korkmuştu.Ya da korkmak değildi adını koyamadığım bir şeydi.Üşengeçlik,cesaretsizlik,özgürlüğün o en gerekli taşı 'delilik'...
Çimenlere uzanmak istedim o an...Kollarımı açmak...Yüzüm gökyüzüne gömülü öylece uzanmak.İç ses girdi araya 'Etraftaki herkes sana bakıyor,çok dikkat çekersin...Hem orası kedi ve köpek bla bla bla...
O an kızdım kendime.Canım yandı.Devamlı özgür olmaktan bahseden sadece özgür kalmak isteyen Ofelya bir çimenin üzerine oturmaya,tanımadığı bir gence masum bir soru olarak 'ne okuyorsun?' diye sormaya,çimenlerin üzerine uzanmaya korkmuştu.Ya da korkmak değildi adını koyamadığım bir şeydi.Üşengeçlik,cesaretsizlik,özgürlüğün o en gerekli taşı 'delilik'...
Özgür olmaktan bahsediyorsam -özgür olmak istediğimden bahsediyorsam- basit korkuları yenmem gerekli...Bu basit korku elimde yumurta tutmaya benziyor...Eğer ben yumurtayı avucumda sıkmaktan ürküyorsam,elimde ha patladı ha patlayacak diye, bu basit korkudan bile bu kadar korkuyorsam özgür olmaktan söz edemem.
Aynı ben işte. Özgür olmayı isterim ama özgürlük ve ben birbirimize çok yabancıyız.
YanıtlaSilİstedim lâkin hiçbir zaman özgür olmayı beceremedim, çok yazık...
Şu saatlerle ileri geri oynayıp duruyorlar. Bizim ayarımız bozuluyor. Alışana kadar her yere geç kalıyoruz.
YanıtlaSilÇok doğru yere değinmişsin bu bahsettiğin şey bende de oluyor , çözüm nedir nasıl oluur bilmiyorum ama bizimgibiler biraz daha utangaçlığı bırakıp dış dünya ile ilişkilerimizde rahat olursak önemli mesafeler kattebileceğimizi düşünüyorum :) ya da en iyisi mi ben olsam gider ona kitabını sorardım diyene sormak lazım nasıl sorardın özgürlüğü bize anlat diye :)
YanıtlaSilÇimlere yatmaya gelince onu yapardım işte bak , hiç olmadı şöyle düşün hani ninelerin, evrim teorisin yerle bir eden meşhur lafı vardır topraktan geldik toprağa gideceğiz diye, eninde sonunda onun üstüne yatacaksın zaten ha şimdi ha sonra ne fark eder :P
ofelyam üzülme hepimiz böyleyiz bence -yani en azından ben de- :)
YanıtlaSilBir gnü bundan daha güzel anlatamazdınız herhalede, okurken çok keyif aldım ellerinize sağlık... Son okuduğum kitapta altını çizdiğim bir cümleye takılı kaldım bende, özgürlükten bahseden bizeler nedense bir adım ötesi için adım atmaya korkuyoruz.
YanıtlaSilSanırım birçok kişinin hisslerini/durumunu dökmüşsün yazıya.
YanıtlaSilÖzgür ruhlar beni de hep büyülemiştir. Sanırım ucundan kıyısından hiç yakalayamadığımdan...
öyle!
YanıtlaSilben bu yazıyı çok sevdim!
YanıtlaSilben de durup o kadar çok izlerim ki insanları.. yani mesela dolmuştayken camdan evlere takılır gözüm. ışığı yanan evler, balkonunda çamasır asılı olan evler. aklıma hep takılır o duvarlar ardında neler yaşandığı.. garip :)
deniz kenarında mis gibi denizi içime çekip atarım ben kendimi çimlere. düşünmeden. üstüm kirlenir mi diye bakmadan. ama bazen.. çok haklısın nedensiz tutuyoruz kendimizi. aslında her şey bizim kendi elimizde.
deniz kokusu geliyo burnuma^^ öperim!
bazen böyle yadırganmaktan korkuyoruz işte. ben de isterdim jack sparrow gibi yürümeyi mesela. ya da insanlarla tam olarak bi iletişim kurmak isterdim mesela. ben uzakta otururum her zaman.
YanıtlaSilboyoz demişken izmir'desin heralde :)
ben ozgur olacagim diye hep baska seylere gec kaliyorum ..
YanıtlaSilen kotusude girecegim derslerede gec kaliyorum ..
bazen özgür olmamakta iyi gelebilir insana. sürekli savaşmak yorar insanı. o yüzden takılma derim bunlara :)
YanıtlaSilO kadar uzun zaman oldu ki deniz kenarına gitmeyeli sen böyle anlatınca çok özendim sana.Ben de boş zamanlarımda hep denizi seyretmeye giderim.Doyamam hiç hayallere dalmak öyle güzel ki dalga sesleri eşliğinde...Ama deniz olmayan bir şehirde yaşamadığım için şu anlık çaresizim :(
YanıtlaSil